KENDİME DÖNÜYORUM: İYİLEŞME YOLUNDA BİR ÖZLEM HİKÂYESİ
Yazının Giriş Tarihi: 25.10.2025 18:32
Yazının Güncellenme Tarihi: 25.10.2025 18:33
Bir süredir içsel bir mücadele içindeyim. Ruhsal ve fiziksel olarak yaşadığım zorluklar beni sevdiklerimden, sosyal hayattan ve zaman zaman kendimden bile uzaklaştırdı.
Son zamanlarda ataklarımın azalmasıyla birlikte, kendime dair bazı gerçeklerle yüzleşme cesareti bulabildim. Artık bazı şeyleri ertelemeden, kendim için doğru olan adımları atmak istiyorum.
Yakın zamanda çok sevdiğim Hatice ablamın kızının nişanı ve kız isteme merasimi olacak. Normalde orada olmayı, sevdiklerimin mutluluğuna eşlik etmeyi çok isterdim.
Ama şu anda kalabalıklara karışmak, sosyal ortamlarda bulunmak beni hâlâ oldukça zorluyor. Ruhsal olarak buna hazır değilim. Bu durum beni çok üzüyor; fakat iyileşebilmem için önce kendime dönmem, kendimi toparlamam gerekiyor.
Bu nedenle tekrar doktoruma gidip ameliyat süreciyle ilgili görüşmek ve gerekli izinleri almak istiyorum. En geç 10–15 gün içinde bu süreci başlatmak niyetindeyim. Çünkü yeni yıla kadar bu değişimi gerçekleştirmek benim için çok önemli.
İdeal kiloma ulaşmak sadece bedenimi değil, ruhumu da iyileştirecek. Uzun zamandır kendimle barışık değilim ve bu da beni her şeyden soyutlamama neden oluyor. Artık bu döngüyü kırmak, kendimi yeniden sevmeye başlamak istiyorum.
Bu süreçte en büyük destekçilerim olan eşime, oğluma ve abime ne kadar teşekkür etsem az. Onların varlığı, sevgisi ve anlayışı bu zorlu dönemi atlatmamda en büyük güç kaynağım.
Ben, Özlem olarak artık kendim için bir şey yapmak istiyorum. Daha sağlıklı, daha mutlu, daha huzurlu bir Özlem olmak istiyorum.
Bu kararımda onların desteğini hissetmek bana güç veriyor ve vermeye devam edecek.
Yeni yıla sadece takvimdeki bir değişiklikle değil, gerçekten yenilenmiş; ruhen ve bedenen daha güçlü bir şekilde girmek istiyorum.
Bu adımı atmak bana çok iyi gelecek.
Lütfen bu konuda bana anlayış gösterin ve doktor süreciyle ilgili birlikte bir yol haritası çizelim. En kısa zamanda bu konuyu zihnimden atmak ve çözümlemek istiyorum.
Lütfen yardımcı olun...
Sizi seviyorum.
Kırklı yaşlarımdayım artık. Evliyim ve biri var ki bana yeniden yaşamayı öğreten… Biricik oğlum, henüz sekiz yaşında. Küçücük ama yüreği kocaman. Onun gözlerine baktığımda, “Hâlâ saf olan bir şeyler var bu dünyada,” diyorum.
Ama kendime baktığımda… içimde yılların biriktirdiği çok şey var.
Ben çocukken hayatı papatyalara benzetirdim; sade, temiz, masum…
İnsanlar da öyleydi sanki gözümde. Kimse kimseye zarar vermez, herkes içten sever sanırdım. Ama büyüdüm.
Ve sen bana, ey hayat, öyle şeyler gösterdin ki…
Papatyaların üzerine basıldığını, masumiyetin küçümsendiğini, iyiliğin suistimal edilip kötülüğe dönüştüğünü gördüm.
Sana soruyorum şimdi hayat:
Her şey bu kadar zor olmak zorunda mıydı?
Neden iyilik yaptığımda kötülük gördüm?
Neden içimden geçen güzellikler bazen yangına dönüştü?
Ben hep iyi niyetle yaklaştım insanlara. Sevdim, değer verdim.
Ama sonra fark ettim:
İnsanlar, bilmedikleri bir duyguyu hissedemezmiş.
Sen ona kocaman bir kalp uzatıyorsun, o sana sırtını dönüyor; çünkü senin gibi sevmeyi bilmiyor.
Bana şunu öğrettin hayat:
Herkes senin gibi değil.
Sen sevgiyle bakarsın, o kötülükle…
Senin sevgi verdiğini anlamaz, çünkü kendinde o yoktur.
Ve bazı insanlar, sevilmeyi bile hak etmediğini düşündüğünden, senin sevgini taşıyamaz; ona ağır gelir.
Kırıldım defalarca, hem de derinden… ama vazgeçmedim.
Çünkü ben hâlâ içten sevmeyi bilenlerdenim.
Kötülüğe karşılık kötülük vermedim; yapamadım. Çünkü ben kötülük nedir bilmiyorum.
Bilmediğimden değil, içimden gelmediği için yapmadım.
Sustum, sineye çektim, bazen eksildim ama değişmedim.
Kendimden vererek yaşamaya alışmışım. Beni hep güçlü sandılar.
Sevdiğim için zayıf gördüler.
Oysa bilmiyorlardı: Gerçek güç, tüm kırgınlıklarına rağmen hâlâ iyi kalabilmektir.
Geç oldu ama bir şeyi fark ettim:
Önümde beş dilim pasta varsa artık üçünü kendim yemem gerektiğini biliyorum.
Yine de nasıl yapacağımı tam bilmiyorum. Çünkü ben hep “önce başkası” dedim.
Önce onlar doysun, önce onlar mutlu olsun…
Ama artık kendime de yer açıyorum. Kendime sarılmayı öğreniyorum.
Çünkü içimde büyüttüğüm o küçük Özlem hâlâ papatyaları seviyor, hâlâ insanlara inancı var ve hâlâ bir çocuğun gülüşünde umut görebiliyor.
Biliyorum, dünya her zaman adil değil.
Ama ben hâlâ iyiliğin bulaşıcı olduğuna inanıyorum.
Bir gün gerçekten seven insanların çoğalacağına…
Ve o gün geldiğinde, dünya bir çocuğun yüreği kadar saf olacak.
Hayat belki beni eğitti, belki sınadı, belki de yordu.
Ama ben hâlâ buradayım…
Ve hâlâ sevmeye devam ediyorum.
Hayat zor olsa da kimsenin yapamadığını ben başardım: Kötülüğe rağmen iyi kalabildim.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ÖZLEM GÖÇER DEMİR
KENDİME DÖNÜYORUM: İYİLEŞME YOLUNDA BİR ÖZLEM HİKÂYESİ
Bir süredir içsel bir mücadele içindeyim. Ruhsal ve fiziksel olarak yaşadığım zorluklar beni sevdiklerimden, sosyal hayattan ve zaman zaman kendimden bile uzaklaştırdı.
Son zamanlarda ataklarımın azalmasıyla birlikte, kendime dair bazı gerçeklerle yüzleşme cesareti bulabildim. Artık bazı şeyleri ertelemeden, kendim için doğru olan adımları atmak istiyorum.
Yakın zamanda çok sevdiğim Hatice ablamın kızının nişanı ve kız isteme merasimi olacak. Normalde orada olmayı, sevdiklerimin mutluluğuna eşlik etmeyi çok isterdim.
Ama şu anda kalabalıklara karışmak, sosyal ortamlarda bulunmak beni hâlâ oldukça zorluyor. Ruhsal olarak buna hazır değilim. Bu durum beni çok üzüyor; fakat iyileşebilmem için önce kendime dönmem, kendimi toparlamam gerekiyor.
Bu nedenle tekrar doktoruma gidip ameliyat süreciyle ilgili görüşmek ve gerekli izinleri almak istiyorum. En geç 10–15 gün içinde bu süreci başlatmak niyetindeyim. Çünkü yeni yıla kadar bu değişimi gerçekleştirmek benim için çok önemli.
İdeal kiloma ulaşmak sadece bedenimi değil, ruhumu da iyileştirecek. Uzun zamandır kendimle barışık değilim ve bu da beni her şeyden soyutlamama neden oluyor. Artık bu döngüyü kırmak, kendimi yeniden sevmeye başlamak istiyorum.
Bu süreçte en büyük destekçilerim olan eşime, oğluma ve abime ne kadar teşekkür etsem az. Onların varlığı, sevgisi ve anlayışı bu zorlu dönemi atlatmamda en büyük güç kaynağım.
Ben, Özlem olarak artık kendim için bir şey yapmak istiyorum. Daha sağlıklı, daha mutlu, daha huzurlu bir Özlem olmak istiyorum.
Bu kararımda onların desteğini hissetmek bana güç veriyor ve vermeye devam edecek.
Yeni yıla sadece takvimdeki bir değişiklikle değil, gerçekten yenilenmiş; ruhen ve bedenen daha güçlü bir şekilde girmek istiyorum.
Bu adımı atmak bana çok iyi gelecek.
Lütfen bu konuda bana anlayış gösterin ve doktor süreciyle ilgili birlikte bir yol haritası çizelim. En kısa zamanda bu konuyu zihnimden atmak ve çözümlemek istiyorum.
Lütfen yardımcı olun...
Sizi seviyorum.
Kırklı yaşlarımdayım artık. Evliyim ve biri var ki bana yeniden yaşamayı öğreten… Biricik oğlum, henüz sekiz yaşında. Küçücük ama yüreği kocaman. Onun gözlerine baktığımda, “Hâlâ saf olan bir şeyler var bu dünyada,” diyorum.
Ama kendime baktığımda… içimde yılların biriktirdiği çok şey var.
Ben çocukken hayatı papatyalara benzetirdim; sade, temiz, masum…
İnsanlar da öyleydi sanki gözümde. Kimse kimseye zarar vermez, herkes içten sever sanırdım. Ama büyüdüm.
Ve sen bana, ey hayat, öyle şeyler gösterdin ki…
Papatyaların üzerine basıldığını, masumiyetin küçümsendiğini, iyiliğin suistimal edilip kötülüğe dönüştüğünü gördüm.
Sana soruyorum şimdi hayat:
Her şey bu kadar zor olmak zorunda mıydı?
Neden iyilik yaptığımda kötülük gördüm?
Neden içimden geçen güzellikler bazen yangına dönüştü?
Ben hep iyi niyetle yaklaştım insanlara. Sevdim, değer verdim.
Ama sonra fark ettim:
İnsanlar, bilmedikleri bir duyguyu hissedemezmiş.
Sen ona kocaman bir kalp uzatıyorsun, o sana sırtını dönüyor; çünkü senin gibi sevmeyi bilmiyor.
Bana şunu öğrettin hayat:
Herkes senin gibi değil.
Sen sevgiyle bakarsın, o kötülükle…
Senin sevgi verdiğini anlamaz, çünkü kendinde o yoktur.
Ve bazı insanlar, sevilmeyi bile hak etmediğini düşündüğünden, senin sevgini taşıyamaz; ona ağır gelir.
Kırıldım defalarca, hem de derinden… ama vazgeçmedim.
Çünkü ben hâlâ içten sevmeyi bilenlerdenim.
Kötülüğe karşılık kötülük vermedim; yapamadım. Çünkü ben kötülük nedir bilmiyorum.
Bilmediğimden değil, içimden gelmediği için yapmadım.
Sustum, sineye çektim, bazen eksildim ama değişmedim.
Kendimden vererek yaşamaya alışmışım. Beni hep güçlü sandılar.
Sevdiğim için zayıf gördüler.
Oysa bilmiyorlardı: Gerçek güç, tüm kırgınlıklarına rağmen hâlâ iyi kalabilmektir.
Geç oldu ama bir şeyi fark ettim:
Önümde beş dilim pasta varsa artık üçünü kendim yemem gerektiğini biliyorum.
Yine de nasıl yapacağımı tam bilmiyorum. Çünkü ben hep “önce başkası” dedim.
Önce onlar doysun, önce onlar mutlu olsun…
Ama artık kendime de yer açıyorum. Kendime sarılmayı öğreniyorum.
Çünkü içimde büyüttüğüm o küçük Özlem hâlâ papatyaları seviyor, hâlâ insanlara inancı var ve hâlâ bir çocuğun gülüşünde umut görebiliyor.
Biliyorum, dünya her zaman adil değil.
Ama ben hâlâ iyiliğin bulaşıcı olduğuna inanıyorum.
Bir gün gerçekten seven insanların çoğalacağına…
Ve o gün geldiğinde, dünya bir çocuğun yüreği kadar saf olacak.
Hayat belki beni eğitti, belki sınadı, belki de yordu.
Ama ben hâlâ buradayım…
Ve hâlâ sevmeye devam ediyorum.
Hayat zor olsa da kimsenin yapamadığını ben başardım:
Kötülüğe rağmen iyi kalabildim.